Ana Sayfa Sağlıklı Günler, Yazarlar 21.07.2023 103 Görüntüleme
BAĞIRSAK GEÇİRGENLİĞİ

BAĞIRSAK GEÇİRGENLİĞİ

Sevgili okuyucularım,
Bundan sonra her hafta sizlerle beraber olacağım. Bu buluşmaya vesile olan gazeteci arkadaşım Merih Uzun’a ayrıca teşekkür ederim.
Hayatınıza dair ‘sağlıklı günler’ adına sağlık bilgileri ve bazende doktorluk anılarımı paylaşacağım.
Bu hafta BAĞIRSAK GEÇİRGENLİĞİ konusunda yazıyorum.
İyi okumalar…

BAĞIRSAK GEÇİRGENLİĞİ

Ülkemizde en başta sindirim sorunları hala anlaşılamayan konuların başında gelir iken ,diğer en önemli anlaşılamayan konu ise ”Bağırsak Geçirgenliği” dir.
Bağırsaklar konusu olduğunda; bir çok bilgi kirliliği ortaya çıkmaktadır .
Bir yandan bağırsakları hala BORU gibi gören eski,dogmatik anlayışlar olduğu gibi ,bağırsaklardaki canlı yaşamı hala anlamayan yaklaşımlarda olmaktadır .
Adına bir çok sıfat ve tanımlamalar yapılmaktadır .

İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMU
HUZURSUZ BAĞIRSAK SENDROMU
SIZINTILI BAĞIRSAK SENDROMU
MUTSUZ BAĞIRSAK SENDROMU
GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU

Aslında farklı tanımlamalar yapılsada hepsi aynı anlamı taşımaktadır..
Bağırsak dokuları arasında aralıkların oluşması ve geçitlerin açılması olgusudur.
Normalde bağırsak yüzeyi dediğimizde, yaklaşık 300 metrerekarelik bir alandan söz etmek mümkündür.
Bu kadar geniş bir yüzeyde 100 trilyon sayısında 400çeşitte probiyotik (yararlı )bakteri bulunmaktadır .
Bunlar kolonize olarak bir yaşam oluştururlar .
Her mikronuna kadar bağırsak dokularını kaplarlar .
Prebiotik lifler ile birlikte koruyucu bir duvar deyim yerinde ise çelik bir kalkan oluştururlar.
Bağırsaklardaki biolojik organımız olan MİKROBİYOTA daki denge oranı normalde %90 Probiotikler % 10 patojenler oranındadır .
Sağlıklı yaşam ancak bu oran ile mümkün olmaktadır .
Bu oran değiştiğinde ise yani probiotikler yok edilir ,eksilir ise patojenler hızla çoğalırlar.
Bununda temel kaynağı başta antibiotikler ve benzeri kimyasal maddelerdir.
Türkiye antibiotik kullanımında dünyada maalesef 1. sıradadır.
Antimikrobiyal dirençlilikte dünya 2. sidir .
Ülkemizde çok ciddi bir bağırsak geçirgenliği sorunu yaşanmaktadır .
Bağırsak geçirgenliği başta Otoimmün hastalıklar Chron ,Ülseratif Kolit,Tip 1 Diyabet, MS(Multipl skleroz),Sedef hast. (Psöriazis ), Çölyak hastalığı, bunlara bağlı olarak meydana gelen kronik yorgunluk sendromu, depresyon ve astım.

PROBİYOTİKLERİN ÖZELLİKLERİ.

*Bulunduğu konağa özgü olmalı, insan orjinli olmalı,
*Bağırsağın iç yapısına tutuna bilmeli ve buradakolonizasyonoluşturabilmeli,
*Canlılığını koruyabilmeli.Mide , safra ve asitlerine dayanabilmeli buralardan geçerek ince bağırsakta açılmalı.
*Konakçı sağlığına katkıda bulunmalı ve iyileştirme etkisi olmalı. Konak için zararlı Karsinojenik ve toksik olmamalı güvenli olmalı.

PROBİOTİKLER YOK OLDUĞUNDA NE OLUR ?

Bağırsak dokularını koruyan o çelik kalkan ortadan kalkar .
Bağırsak dokuları arasında yanlış beslenmeden dolayı aralıklar oluşmaya başlarlar.
Patojenler hızla çoğalırlar .
Kendilerini baskılayan ve ürettiği antimikrobiyal maddeler ile etkinliklerini ortadan kaldıran ,çoğalmalarını engelleyen probiotik bakteriler yoktur artık.
Patojenler bağırsak dokuları arasında geçitler açarlar ,bu geçitleri iltihaplandırarak enfeksiyon oluştururlar.
Bu geçitlerde yaralar oluşturup kanamalara neden olurlar .
Patojenler probiotiklerin yapmış olduğu bütün bağırsak faaliyetlerini ve operasyonlarını durdururlar ve hatta tersine döndürürler.
Gaz ve şişkinlikler ile ishal ve kabızlıklar ilk ortaya çıkan rahatsızlıklardır
Bu bağırsak dokularının aralıklarından ve geçitlerden öncelikle patojenler geçerler .
Daha sonra sindirilemeyen gıda kompenantları büyük moleküller bu aralıklardan sızarak vücuda yayılırlar.
Toksik madde olarak organları istila ederler
Bir çok yararlı gıda probiotikler olduğunda çok iyi bir sindirim çok iyi bir emilim yapılması ile metabolizmaya yararlılıklar sağlar iken şimdi zarar vermeye başlarlar .

SİNDİRİM SİSTEMİ ÇALIŞMIYOR ,MİDE VE BAĞIRSAKLARDA FAALİYETLER YAPILMIYOR .
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÇÖKÜYOR.

Bağırsak geçirgenliği bırakın normal beslenmenin olmasını ,yenilen içilen gıdalarında zarar verecek formda olmalarının kaynağı olmaktadır .
Bir çok beslenme konusunda görüş açıklayanlar , popüler olan söylemler ve dietler ile konunun bütünselliğini kavrayamadıklarından dolayı gıdaları ve gıdaların içindeki proteinleri ve diğer etkenleri suçlu ilan ederek diet listeleri oluşturmaktadırlar.

BAĞIRSAKLAR DELİK DEŞİK İKEN

Bağırsaklar yol geçen hanına dönmüş ,aralıklardan bütün zararlılar vücuda yayılmaktadır .
Bu olumsuz tabloyu tersine çevirecek olumlu öneriler yerine sorunun üstü kapatılmaktadır.
Alınan hiç bir protein ,vitamin veya mineral içeren gıdadan yararlanım olmamaktadır .
Öne çıkan neler olmaktadır .
Büyük moleküllü olup sindirimi zor olanlar hemen ilk akla gelen ve yasaklananlardır.
Kazein, Gluten, Kolin, Lektin, Ruşeym ve diğer proteinler sindirimi zor olanlardır ve zararlı formlara dönüşenlerdir.
Yasak listelerinde hemen bu proteinler ve bunları içeren maddeler yer alır.
Kazeinsiz ,Glutensiz dietler popüler dietler olmaktadır .
Otoimmün hastalıklarında temel nedeni bağırsak geçirgenliğidir
Bağırsak dokuları tahrip olduğunda hem peyer plakalarındaki M hafıza hücreleri hemde vagus sinir hücreleride hasarlanmış olur.
Metabolizmanın diğer savunma hatları ve aktörleri ile bağlantıları kesilmiş demektir.
Modern Tıp maalesef bu konuda yaklaşım üretememektedir.

Oda bağışıklık sistemini antikorlardan ibaret sayarak antikorları baskılamak için adına bağışıklık sistemini baskılamak deyimi ile kortizonlu ilaçlar ile çözüm bulmaya çalışmaktadır
Sistem tamamen çökmüş olduğundan ,probiotikler yok olduğundan ,bağırsak dokuları hasarlanmıştır .
Buna neden olan ise bağırsak florasında çoğalan patojenler ve sürekli artan toksiklerdir.
Bağırsak geçirgenliği bir sonuçtur .
Bu sonuca başlangıç bağırsak florasının bozulması ile probiotiklerin azalması ile başlamıştır .

SUÇLU KİM ?

Gıdaları ve içeriklerini suçlu ilan etmek yasak savmadır, kolaycılıktır ve ana konudan uzaklaşmadır .
Yine başka yanlış ise bağırsak temizliğidir.
Bağırsaklarda artan patojenler ile artan toksiklerin, zararlı ve zehirli maddelerin dışarı atılması için arındırma ve detoks önerileridir.
Hatta önce bu temizlik yapılmadan sakın probiotikleri kullanmayın gibi iddialarda bile bulunuyorlar .
Probiotikler alınırsa patojenler daha da çoğalırmış gibi hatalı görüşler bile öne sürmektedirler .
Bu temizlik konusunda inanılmaz önerilerde bulunulmaktadır .
Bir ağır metal ve zehir olan Gümüş suyundan ,Klorik asite ; Lavmandan zararlı ve zehirli olan bir çok Kimyasal maddeye kadar bağırsakları daha da delik deşik edecek çözüm önerileri doğru değildir.
Her doğal olmayan müdahale bağırsakları onarmaz,tekrar olumsuzluğun başına döndürür.

PROBİOTİKLER EN ZENGİN İÇERİĞİ VE ÇEŞİTLİLİĞİ TEKRAR KAZANILMALIDIR .

Probiotikler bağırsak dokuları üzerinde yeniden koruyucu bir duvar oluşturmalıdırlar .
Prebiotik liflerle birlikte proteinler ve kolajen ile önceki olduğu gibi çelik bir kalkan olarak kolonize bir yaşam tekrar kurulmalıdır .
Bunun yoluda sağlıklı ve akıllı beslenmeden geçmektedir
Bol bol çeşit çeşit probiotik fermente gıdalar tüketmekten geçmektedir.
100 trilyon sayısında ve bugün için 400 çeşit olan probiotikler kalıcı bir kolonize yapı oluşturana kadar bu beslenme biçimi devam etmelidir.
Herhangi bir tehlike riskine karşı için bu beslenme biçimi bir yaşam biçimi haline gelmelidir.
Bu yaşam biçiminde ilaçlar ,hastaneler ve tetkikler yoktur .
Bu yaşam biçiminde Probiyotik Mutfak vardır
Probiyotik Mutfakta geleneksel olan tüm fermente gıdalarımızın şimdi probiotik bakteriler ile dahada zenginleştirilerek üretilmesi vardır .
Daha ucuz ,daha ekonomik ve daha güvenilirdir.
Kimyasal katkı ve koruyucular olmadan ,renklendiriciler ve lezzet arttırıcılar olmadan ,küf ve mantarları engelleyecek kimyasallar olmadan ,gıdanın bozulmasını ve çürümesini engelleyecek kimyasallar olmadan ,endüstriyel işlemler gibi gıdanın doğallığını bozacak işlemler olmadan doğal gıdalar doğal işlemler ile üretilecektir.
Bu kolay ,olanaklı ve zaruridir.
‘Sağlıklı Günler’ dilerim.
Op.Dr. Mustafa Özdemir

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği:


Tema Tasarım |
Telefon
WhatsApp